KitabYurdu » Kitab » Roman » Paulo Coelho - Simyacı


Şeçilmişlər Paulo Coelho - Simyacı

ADI:
Simyacı
REYTİNQ:
  • +11
MÜƏLLİF:
JANR:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
-
ÖLÇÜSÜ:
184 Kb
Bir kervancının getirdiği kitabı eline aldı Simyacı. Kapağı yoktu kitabın, ama gene de yazarının kim olduğunu anladı: Oscar Wilde'dı yazar. Kitabın sayfalarını karıştırırken Narkissos'u anlatan bir öyküye rastladı.
Narkissos'un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş.
Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde.
Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman perileri Oryasların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde.
'Neden ağlıyorsun?' diye sormuş Oryaslar.
'Narkissos için ağlıyorum?' diye yanıtlamış göl.
'Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman perileri. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından.
'Narkissos yakışıklı bir genç miydi?' diye sormuş göl.
'Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki?' diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oryaslar. 'Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!'
Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş:
'Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.'

'İşte çok güzel bir hikâye,' dedi Simyacı.
Delikanlının adı Santiago idi. Sürüsüyle birlikte eski, terk edilmiş kilisenin önüne geldiğinde güneş batmak üzereydi. Kilisenin çatısı çoktandır çökmüş, bir zamanlar ayin eşyalarının konulduğu yerde kocaman bir firavun inciri büyümüştü.

Delikanlı geceyi burada geçirmeye karar verdi. Bütün koyunlarını yıkık kapıdan içeri soktu. Koyunların, geceleyin kaçmalarına engel olacak şekilde, kapıya birkaç tahta koydu. Bu bölgede kurt falan yoktu, ama bir keresinde bir kaçak koyunu bulmak için, ertesi gün bütün gün dolaşmak zorunda kalmıştı.

Yamçısını yere yayıp üzerine uzandı, okuyup bitirdiği kitabı da yastık olarak başının altına koydu. Uykuya dalmadan önce, artık daha kalın kitaplar okuması gerektiğini düşündü: Okunmaları daha uzun sürer, geceleyin de daha rahat yastık olurlardı.