KitabYurdu » Kitab » Roman » John Grisham - Pelikan Dosyası


Şeçilmişlər John Grisham - Pelikan Dosyası

ADI:
Pelikan Dosyası
REYTİNQ:
  • +6
MÜƏLLİF:
JANR:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
2008
ÖLÇÜSÜ:
329 Kb
Abraham Rosenberg kendini böyle karışıklık yaratacak biri olarak görmüyordu, ama aşağıda gördüklerinin çoğunun suçlusu olarak görülebileceğini de biliyordu. Bunun bir zararı yoktu. Doksan bir yaşındaydı, felçliydi, tekerlekli bir koltuğa ve oksijen tüpüne bağlıydı. Rosenberg kendisini az daha öldürecek olan ikinci beyin kanamasını yedi yıl önce geçirmesine karşın hâlâ yaşıyordu ve burnunda tüpler olduğu halde diğer sekiz meslektaşından daha etkiliydi. Yüksek Mahkemenin tek kalan efsane insanıydı ve henüz soluyor olması aşağıdaki göstericilerin çoğunu ifrit etmekteydi.
     Rosenberg, Yüksek Mahkeme Binasının bir bürosunda, küçük bir tekerlekli koltukta oturuyordu. Ayaklarını pencerenin kenarına dayamıştı ve gürültü arttıkça öne doğru eğilip aşağısını görmeye çalışıyordu. Polisten nefret ederdi, ama onların düzenli, sağlam bir sıra oluşturduklarını görmek de insanın içini rahatlatıyordu. En az elli bin kişilik güruhun kan istemelerine karşın onlar yerlerini koruyorlar ve kalabalığın geçmesini önlüyorlardı.
     Rosenberg pencereden, “Bugüne kadar toplanan en büyük kalabalık bu!” diye bağırdı. Sağır denecek kadar ağır işitirdi. Baş hukuk yardımcısı Jason Kline onun hemen arkasında duruyordu. Ekim ayının ilk Pazartesiydi, yeni dönemin açılış günü, Anayasanın Birinci Ekinin kutlandığı gün olarak gelenekselleşmişti Olağanüstü bir kutlama. Rosenberg zevkten dörtköşeydi. Onun için konuşma özgürlüğü başkaldırma özgürlüğü demekti.
     Yine bağırarak, “Kızılderililer orada mı?” diye sordu.
     Jason Kline sağ kulağına eğildi. “Evet!”
     “Savaş boyaları var mı yüzlerinde?”
     “Evet. Ayrıca savaş giysilerini de giyinmişler.”
     “Dans ediyorlar mı?”
     “Evet!”
     Kızılderililer, siyahlar, beyazlar, melezler, kadınlar, eşcinseller, ağaç sevenler, Hıristiyanlar, kürtaj hakkını savunanlar, Ariler, Naziler, dinsizler, vergilere itiraz edenler, ormancılar ve çiftçiler. Müthiş bir protesto denizi vardı aşağıda. Polisler kara coplarını sıkıca kavramışlardı.
     “Kızılderililerin beni seviyor olmaları gerek!”
     “Sevdiklerinden eminim.” Kline başını sallayarak yumruklarını sıkmış olan küçük, zayıf adama baktı. Rosenberg’in ideolojisi çok basitti, işten önce devlet, devletten önce bireyler, hepsinden önce de çevre koruma. Kızılderililere gelince, onlara da ne isterlerse verilmeliydi.
     Haykırışlar, dualar, şarkılar giderek artarken polis de saflarını sıklaştırıyordu. Kalabalık geçmiş yıllardakilere oranla daha büyük ve daha gürültücüydü. Büyük bir gerilim vardı ortalıkta. Şiddet olayları sıradan günlük olaylardı artık. Kürtaj klinikleri bombalanmıştı. Doktorlar saldırıya uğramış, dayak yemişlerdi. Pesacola’da bir doktorun ağzına tıkaç sokulmuş, bir cenin durumunda bağlanmış, sonra da asit dökülerek yakılmıştı. Militan eşcinseller kiliselere ve papazlara saldırmışlardı. Beyaz ırkçılar bilinen sekiz on yarı askeri örgüt çatısında toplanmışlar ve zenciler, İspanyol asıllılar ve Asyalılara saldırılarında daha cüretkâr olmaya başlamışlardı. Amerika’nın en popüler vakit öldürme aracı artık nefret olmuştu.
     Ve Yüksek Mahkeme de kolay bir hedefti 1990’dan bu yana yargıçlara yöneltilen ciddi tehditler on kat artmıştı.