KitabYurdu » Kitab » Dünya Ədəbiyyatı » Alexandre Dumas Fils - Kamelyalı Kadın


Şeçilmişlər Alexandre Dumas Fils - Kamelyalı Kadın

ADI:
Kamelyalı Kadın
REYTİNQ:
  • +13
MÜƏLLİF:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
-
ÖLÇÜSÜ:
355 KB

KAMELYALI KADIN, ilkin 1848 yılında basıldı. O zamanın Paris'i en çılgın devirlerini yaşıyordu. Eserin yazarı Dumas Fils (Oğul Dumas) konusunu gerçek hayattan aldı. Ama, gerçek hayatı olduğu gibi yazmadı da az çok değişiklik yaptı. İşte burada, kitabın ve kişilerin gerçeğini, konuda değiştirilmiş kısımları kısaca açıklıyacağız.

ROMANIN İÇYÜZÜ

Romanın baş kadın kahramanı Marguerite Gautier adındadır. Bu, uydurma bir addı. Aslında, Marguerite Gautier, Alexandre Dumas Fils'in hayatında önemli bir yer tutmuş olan Marie Duplessis'tir.

Marie Duplessis bir köylü kızıydı. Ailesi çok fakirdi. Çoğu zaman aç yatarlardı. Öyleki Marie «çorba içerken bir adam görmüş ve yerinde mıhlanıp kalmıştı, adamın bıyıklarından sızan damlaları yalamak için yanıp tutuşmuştu. Giydiği pelâspareleri çöpçü bile almıyordu. Nihayet, bir tas sıcacık çorbanın hatırı için kendini bir erkeğe teslim etti. Onbir yaşında, anasını, kızkardeşini bırakıp evinden kaçtı, Parise geldi. Talihi biraz yardım etti. Okuyup yazması bile yokken, güzelliği sayesinde, kendine bir mevki edindi. Kısa zamanda, onbeş, onaltı yaşındayken, Paris'in en tanınmış yosması oldu. Okadar güzeldi ki, şair Theophile Gautier onun için «yüzündeki güzellik geometriyi utandıracak nefasetteydi» diye yazmıştır. Marie, atlar, arabalar, süs, saltanat içinde yaşıyordu. Dış görünüşünün güzelliğine, eşsizliğine karşılık ahlâkça gayet âdi, gayet yırtık bir kızdı. Paris'in atlı spor klübünde onunla düşüp kalkmamış zengin kalmamıştı. Daima çok şık giyiniyordu. Alexandre Dumas Pere'in yakın dostu olan Jules Janin — ki Akademi üyesiydi ve Dumas Pere'in ölümünün ertesi yılı (1871) onun üzerine bir kitap yayınlamıştı — bu Marie Duplessis'i «Kamelyalı Kadın» ın ikinci baskısına yazdığı önsözde şöyle tarif eder:

«İnsan ondaki o harikulâde içgüdüyü, büyük resmî çevrelere alışkanlığı, asıl kibar sanat âlemine yatkınlığı görünce elde olmadan kendi kendine acaba bukadar âşinâ görünen, asil'halli, ilk gördüğüne rahatça sokulabilen, ilk sözlerden sonra karşısındaki sanki kendisine Londra'da Kraliçe tarafından, yahut Sutherland Düşesi vasıtasıyla tanıtılmış gibi şöyle yüksekten hitabeden kadın kim? diye sorardı».