KitabYurdu » Kitab » Tarix » Abdullah Ziya Kozanoğlu – Türk Korsanları


Şeçilmişlər Abdullah Ziya Kozanoğlu – Türk Korsanları

ADI:
Türk Korsanları
REYTİNQ:
  • +8
JANR:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
-
ÖLÇÜSÜ:
378 Kb
Bir gök gürültüsünü andıran bu ses geminin içinde sanki bir fırtına kopardı. Yelkenler üzerinde bir rüzgâr esti. Güvertede, kasaraların üstünde, mizana ve tirenkete direklerinde sayısız korsan, kum deryaları gibi kaynaştı. Palabıyıklılar, kesik kollular, tahta bacaklılar, kelleleri kazınmışlar, tek gözlüler, tunç vücutlarında yaşlarından daha çok yara izi taşıyan genç leventler çabuk, fakat bir şaşkınlığa kapılmadan, yerlerine geçtiler.
Geminin ön kasarasında, rüzgâr ve hülyalarla sarsılarak yedi telli sazı "lir"!1 göğsüne basıp bir duygu ve şaşkınlık kaynağı gibi kalbinden denize şelaleler döken Sinan Reis, denizle göğün öpüştüğü yerde yabancı bir geminin direklerini seçince, elindeki sazı, fırlatıp o korkunç narayı atmıştı.
- Pruvada düşman var!
Güvertede biriken korsanların arasında, gelen gemiyi seçememekten doğan bir heyecan başlamıştı.
- Allah bilir, gelen Sen Con (Saint-Jean) şövalyeleridir!
- Onlar burada ne arar bre?
- Yoksa Cenevizliler mi?
- Nereden geçiyoruz, babalık? İki kalp beşliğe oynuyorum, Rodos hakimi ve Sen Con beyi Piyer de Busson'un korsanlan geliyor.2
İçlerinden birisi, bu söz üzerine, uzun bir ıslık çaldı:
- Çelebi'nin dediği doğru çıkarsa, iki kalp beşliği yanında ahrete götürecek, hadi hayırlısı...
Bu gürültüler, bu şakalaşmalar arasında ortaya atılan en doğru söz bu oldu. Gelenler eğer Rodos şövalyeleri ise, genç gemici doğru söylemiş sayılırdı. Türklerin gemileri hem küçük, hem de içindekilerin sayısı azdı. Zaman geçtikçe mor denizin üstünde kocaman bir orman gibi büyüyen sayısız direklerden anlaşılıyor ki, yaklaşan donanmada en az sekiz on "galer" ve bir o kadar da "kadırga" vardı.
Şimdi eller alınlarda, keskin bakışlar denizin gözleri kamaştıran sislerini delecek gibi süzüyor, yaklaşan düşman gemileri inceden inceye kontrol ediliyordu. Güverteden Kaptan İlyas Reis'in sesi geminin içini inletti:
- Alesta! "Rodoslu de Busson"un korsanlan geliyor!
Kaptana çevrilen yüzler, küçük kardeşi Hızır'ı da İlyas Reis'in yanında yalçın bir kaya, saldırmaya hazır bir aslan gibi taşkın ve yeleleri kabarmış olarak gördüler.
Hızır, Barbaros Kardeşler adiyle denizlerde nam veren Eceovalı bir sipahinin dört oğlunun en küçüğü idi. En büyüğü Oruç Reis namlı bir korsandı. İshak Midilli adasında oturuyordu.
İlyas Reis:
- Herkes yerine! dedi. Düşman pruvaya alınacak, orsa yaklaşacak. Sancakları indirin! Toplara bakın, atış sınırına girmeden kimse ateşlemesin! Ateş emrini ben vereceğim. Amiral gemisine dirise edeceğiz!
Kaptanın emri bitince korsanlar, tırnaklarıyla palaların uçlarını tınlatıp keskinliğini denediler.
Kimi uğraş kolay olsun diye gömleğini sıyırıyor, kimi sobrena, tirenkete, mizana direklerine tırmanıyor, birçoğu da dakikadan dakikaya yaklaşmakta olan kavganın coşkunluğundan doğan bir zevkle kahkahalarla gülüyor, birbirlerine Sen Jan şövalyelerine nasıl pala sallayacaklarını anlatmaktan hoşlanıyorlardı.
Gemileri küçük, sayıları azdı. Gelen düşman tekneleri denizin üstünü kara bulut gibi kaplamıştı.
Fakat Rodos şövalyelerinden kaçmak hiç kimsenin aklından geçmiyordu. Aslan gibi savaşacaklar, aslan gibi öleceklerdi. Hiçbir zaman yiğitlik şanına leke sürmeyeceklerdi. Hoş altlarındaki bu tekne, rüzgârı ardına almış olan bu donanma önünde kalamazdı da.
Kaptan İlyas Reis, düşmana karşı ölçülü bir yolla gidiyordu. Rodos şövalyelerinin gölgeleri seçilmeye başladı. Onların da sağa, sola koştukları görülüyordu. İlk top Amiral gemisinden patladı. Fakat Reis'in gemisi Rodoslulan kendi top menziline almak için yavaş yavaş ve kurnazca ilerliyordu. Savaşın başladığı ilk anda bir aslan kükreyişi gibi patlayan İlyas Reis'in emriyle Türk korsanları ilk topu savurdular. Gökyüzünü bir uzun duman bürüdü. Kara barutun havayı yırtan gümbürtülerine korsanların tekbir sesleri karışıyor, Türk denizcileri süzüle süzüle düşman gemisine yaklaşıyorlar, üzerine atılmak için sabırsızlanıyorlardı. Duman, ateş, kargaşalık arasında korkunç bir çatırdı işitildi. İki gemi birden sarsıldı. Rampa!...