KitabYurdu » Kitab » Dünya Ədəbiyyatı » Lev Nikolayeviç Tolstoy - Savaş ve Barış Cilt 1


Şeçilmişlər Lev Nikolayeviç Tolstoy - Savaş ve Barış Cilt 1

ADI:
Savaş ve Barış Cilt 1
REYTİNQ:
  • +58
MÜƏLLİF:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
2010
ÖLÇÜSÜ:
786 KB
Alıştığım yaşama koşullarını sürdürerek ve başka bir işle ilgilenmeksizin üzerinde sürekli olarak beş yıl çalıştığım bu yapıtın basımı sırasında, yapıtla ilgili düşüncelerimi bir önsöz olarak açıklamak ve okurlarımın zihninde doğabilecek yanlış anlamaları engelleyebileyim diye onları uyarmak isterim. Yapıtın basım koşulları içinde, bu konuda üstelemenin doğru olmadığını bilmeme karşın, okurun, bu yapıtta yer vermediğimi ya da veremediğimi aramaması ve bulmaması dileğimdir. Ne zamanım, ne de becerim, tasarladıklarımı bütünüyle gerçekleştirmeme elvermedi ve şimdi özel bir derginin gösterdiği konukseverlikten, ilgilenecek okurlar için, yazarının yapıtı üzerine görüşlerini, kısa da olsa açıklamak için yararlanıyorum.
1. Savaş ve Barış nedir? Bu yapıt bir roman değildir, bir tarih kronolojisi hiç değildir. Savaş ve Barış, yazıldığı biçim içinde, yazarın dile getirmek istediği ve getirebildiği şeydir. Düz yazıdaki geçerli sanatsal yaratış biçimlerini görmemezlikten kaynaklanan savım bir amaç gözetilerek söylenseydi, gerçekleştirilmiş başka örneklere dayanmasaydı, bir kendini beğenmişlik olarak görülebilirdi. Oysa Puşkin’den bu yana Rus edebiyatı, Avrupa’dan alınan bu biçimlere aykırı düşen birçok örnek sunmakla kalmadığı gibi, bunun tersi olan bir tek örnek de vermemektedir bize. Gogol’ün Ölü Canlar’ından Dostoyevski’nin Ölüler Evi’ne kadar Rus edebiyatının çağdaş döneminde bayağılıktan sıyrılmış bir tek düzyazı yapıtı yoktur ki, tam anlamıyla roman, şiir ya da öykü biçiminde olsun.
2. Yapıtın birinci bölümünün yayımlanması sırasında, kimi okurlar, işlenen dönemin ayırt edici özelliğinin yeterince belirgin olmadığını söylediler bana. Bu siteme vereceğim yanıt şudur: Romanımda bulmadıkları ‘dönemin ayırt edici özelliğinin’ ne olduğunu biliyorum; bu özellik, toprak köleliğinin dehşet verici gerçekleridir, baskı altında tutulan kadınlardır, öldüresiye dövülen yetişkin erkek çocuklardır. Saltitçika’dır,1 vb.
1 Saltikova adında soylu mülk sahibi bir kadın, yüz elliye yakın kölesine özellikle kadınlara korkunç işkenceler yapmıştır. Küreğe mahkum edilen bu kadın daha sonra manastıra kapatılmıştır.

Ama düş gücümüzde beliren bu özelliklerin gerçeği yansıttığına inanmıyorum ve bunları dile getirmem gerektiğini de düşünmedim. Mektupları, anıları, söylentileri inceleyince, bu korkunç gerçeklerin, herhangi bir dönemde rastlayabileceğim korkunç gerçeklerden daha dehşet verici olmadığını gördüm. Bugün olduğu gibi o dönemde de insanlar birbirini seviyor, kıskanıyor, doğruyu, erdemi arıyor, tutkulara kapılıyorlardı; düşün ve tin yaşamı, bugüne kadar karmaşık ve dahası yüksek çevrelerde, kimi zaman, bugünkünden daha incelmiş durumdaydı.
Bu döneme, kendi düşüncemizde, kaba bir şiddet ve keyfilik yüklememizin nedeni, söylentilerin, romanların, öykülerin ve anıların, bize şiddet ve kaba gücün tipik örneklerini iletmiş olmalarından ileri gelmektedir yalnızca. Bu dönemin ayırt edici ve egemen özelliğinin kaba güç olduğu sonucuna varmak, bir tepenin arkasına gönderilmiş olan ve yalnızca ağaçların tepelerini gören bir adamın, bütün o bölgede, ağaçtan başka bir şey olmadığını düşünmesi kadar yanlıştır. Bu dönem, bütün öteki dönemler gibi kendine özgü bir karakter taşır ve bu karakter aristokrasinin, öteki sınıflara karşı çok yabancı davranmasından, döneme egemen olan felsefeden, özel eğitim biçiminden, Fransızca konuşma alışkanlığından, vb. kaynaklanmaktadır.
Benim, elimden geldiğince dile getirmeye çalıştığım, işte bu ayırt edici özelliktir; bu karakterdir.