KitabYurdu » Kitab » Roman » Zülfü Livaneli - Serenad


Şeçilmişlər Zülfü Livaneli - Serenad

ADI:
Serenad
REYTİNQ:
  • +52
JANR:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
2011
ÖLÇÜSÜ:
556 kb
Uçakta rahat eden insanlar, yeryüzünden sekiz bin metre yukarıda, boşlukta, metal bir kutunun içinde olduklarını unutup kafalarını şarabın kalitesine, yemeğin lezzetine, koltukların genişliğine takanlardır ki, hemen söyleyeyim ben de onlardan biriyim.
Frankfurt-Boston uçağının rahat koltuğunda, beyaz Porto şarabımı yudumlayarak, jet motorlarının tatlı homurtularını dinlemekteyim.
Yemek servisinden sonra uçak karanlıklara gömüldü bile. Yolcuların kimi kendilerine dağıtılmış olan lacivert çantadan çıkardıkları göz bantlarını takmış uyuyor, kimi yine aynı çantadan aldığı kalın çorapları giymiş, önündeki ekranda film izliyor. Komedi filmi izleyenler kulaklık taktıkları için kendi seslerini duymadan yüksek sesle gülüyorlar. Önümde oturan beyaz saçlı yaşlı adam ise huzursuz bacak sendromundan muzdarip olmalı ki bacaklarını sallayıp duruyor.
Yemek servisini topladıktan sonra herkesi uykuya davet etmiş olan mavi giysili, mavi kepli Alman hostesler, şimdi de güneşlikleri kapatıyorlar. Gece olmasına rağmen bunu yapmalarının nedeni, güneş doğarken yolcuların uyanmamasını sağlamak.
Kahvaltı istemeyip de uyumayı tercih ediyorsanız, koltuğunuzun baş kısmına, bu isteğinizi belirten bir işaret koymak zorundasınız. Ama nasıl olsa benim uyumaya niyetim yok.
Önümdeki dizüstü bilgisayarıma bu satırları yazmaya başladım ve bu işi Boston’a inene kadar sürdüreceğim. Şehre inmeden hikâyemi yazıp bitirmiş olmam gerekiyor.
Nedendir bilmem ama bunun şart olduğunu hissediyorum. Hikâye bitmeli, bu iş tamamlanmalı, artık anlatacak bir şey kalmamalı. Geçmişin hesapları, çekilmiş acılar, insan vahşetinin izleri gömülmeli. Carl Sagan insanların hâlâ sürüngen atalarının saldırganlığını taşıdığını söylüyordu. “Beyin sapı, yüz milyonlarca yıl önceki sürüngen atalarımızdan miras kalan ve zaman içinde evrilen saldırganlığın, ritüellerin, bölgesel ve sosyal hiyerarşinin yatağı olan organdır” diyordu.
Bence de çok yerinde bir görüş bu. Hepimiz içimizde, gizli, nazik davranışlarla üstü örtülen ama bir tehdit algıladığımız zaman hemen o keskin dişleriyle ortaya çıkan bir timsah taşıyoruz.
Hepsini anlatmalıyım. Ancak böyle bir itiraf ve tanıklıktan sonra acılar aşılabilir, hayat sadeleşebilir.
Bu sabah İstanbul-Frankfurt uçağına bindim. Frankfurt’ta uçak değiştirmek için bir kafede latte içip biraz bekledim. Sonra, her şeyini uçmaya odaklamış bu havaalanı-şehirdeki karmaşık labirentlerden geçip pasaport kontrolüne geldim. Avrupalı olmayanlar kuyruğuna girip sıramın gelmesini bekledikten sonra buz bakışlı gümrük polisine ay-yıldızlı pasaportumu uzattım. Polis oradaki her bilgiyi inceden inceye bilgisayara kaydetti.
zehra.m
Çox gözəl....

  • 28 mart 2020 20:37
  • Status: İstidafəçi xətdə deyil