KitabYurdu » Kitab » Dünya Ədəbiyyatı » F. Scott Fitzgerald - Muhteşem Gatsby


Şeçilmişlər F. Scott Fitzgerald - Muhteşem Gatsby

ADI:
Muhteşem Gatsby
REYTİNQ:
  • +6
MÜƏLLİF:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
2012
ÖLÇÜSÜ:
1.01 MB

Daha genç ve kırılgan olduğum yaşlarda babam ömrüm boyunca aklımdan çıkmayacak bir öğüt vermişti bana.

“Birini eleştirmeye kalkıştığında” demişti, “herkesin senin ayrıcalıklarına sahip olmadığını hatırla.”

Başka bir şey söylememişti ama zaten pek konuşmadan anlaştığımızdan, çok daha fazlasını anlatmak istediğini kavramıştım. Sonuç olarak insanlar hakkındaki yargılarımı kendime saklamayı yeğledim. Bu huyum pek çok tuhaf yaratılışlı kişiyi tanımama imkan verdiği kadar azımsanmayacak sayıda can sıkıcı kişiye de mahkum etmişti beni. Aklı farklı işleyenler normal birindeki bu niteliği gördüğünde hemen anlar ve buna çabucak bağlanır. Üniversitedeyken sırf bu nedenle, yani bazı çılgın, meçhul gençlerin bana sırlarını anlatmaktan çekinmemesi yüzünden, yok yere fazla politik olmakla suçlandım. Gel gör ki, bunu çoğu kez istemeden yapıyordum. Birinin bana sırını açacağını hissettiğim anda duruma göre, ya uyur numarası yapar ya da çok meşgulmüşüm gibi davranır veya şakaya vurarak o kişiyi terslerdim. Çünkü gençlerin bu mahrem açılmaları veya en azından bunları anlatmakta kullandıkları ifadeler genellikle ya sağdan soldan aşırma ya da bastırılmış duygularından ibarettir. İnsanlar hakkındaki yargıları kendine saklamak sonsuz bir umuttur bence. Babamın bilgiççe söylediği ve benim de bilgiççe onayladığım şu sözünü unutmaktan halen korku duyarım: bazı temel incelikler dünyaya adaletsiz dağıtılmıştır.

Hoşgörümle bu kadar övündükten sonra bunun da bir sınırı olduğunu itiraf etmeliyim. İnsan davranışlarının altında sert bir kaya da olabilir, bataklık da ama bir noktadan sonra bunu pek de umursadığımı söyleyemem. Geçen sonbaharda ülkenin doğusundan döndüğümde dünyanın birörnek ve üzerinde namusun sonsuza dek egemen olmasını istediğimi anlamıştım. İnsanların kalplerine ayrıcalıklı bakışlarla yapılan huzursuz gezintileri istemiyordum artık. Sadece bir tek kişiyi, bu kitaba da adını veren Gatsby’i bunların dışında tutuyorum. Gatsby, yani benim hor gördüğüm ne varsa kendinde toplayan kişi. Art arda sıralanan başarılı jestler kişi­liğin bir göstergesiyse Gatsby’de muhteşem bir şey, yaşamın vaatlerine karşı abartılı bir duyarlılık vardı. Binlerce kilometre ötedeki depremleri kaydedebilen karmaşık cihazlara benzerdi o. Ancak bunun “yaratıcı mizaç” adıyla yüceltilen o gevşek hassaslıkla hiç ilgisi yoktu. Onunki olağanüstü bir umut etme yeteneği, o ana dek kimsede görmediğim ve bir daha da göreceğimi sanmadığım romantik bir amadelikti. Hayır - Gatsby en sonunda muradına erdi. İnsanların nafile hüzünlerine ve kısa ömürlü mutluluklarına duyduğum ilginin bir süreliğine kaybolmasına yol açan, Gatsby’i gafil avlayan, hayallerinden uyandığında onu kül ve toza bulayan şeydi.

Ailem üç kuşaktır bu Orta Batı kentinde yaşayan varlıklı ve saygın kişilerden oluşur. Biz Carraway’ler bir tür aşiret gibiyizdir. Buccleuch Dükü soyundan geldiğimiz rivayet edilir. Ama neslimizin temelini atan asıl kişi dedemin kardeşidir. İç Savaş’a takviye kuvvet olarak katıldıktan sonra 51’de buraya yerleşmiş ve şimdilerde babamın sürdürdüğü toptan hırdavat işini kurmuştu.

Ben bu büyük amcayı hiç tanımadım ama babamın iş yerinde asılı duran keskin yüz hatlı portresini görenler ona çok benzediğimi söyler. 1915’te, babamdan tam çeyrek asır sonra New Haven’den mezun oldum. Çok geçmeden de Büyük Savaş (I. Dünya Savaşı) olarak bilinen, Germenlerin dünyaya ertelenmiş yayılma hareketine katıldım. Karşı hücumlarımız bana öyle büyük haz vermişti ki geri döndüğüme üzülmüştüm. Orta Batı, dünyanın işlek bir merkezi olmaktan çıkmış, evrenin ücra bir köşesine dönüşmüştü. Ben de Doğu’ya giderek senet işine atılmaya karar verdim. Tanıdığım herkes de bu işi yapıyordu ve benim gibi bir bekarın bu yolla rahatlıkla geçinebileceğini düşünüyordum. Tüm teyze, hala, dayı ve amcalar bana uygun bir yüksek okul seçiyorlarmış gibi konu üzerinde uzun uzun konuştuktan sonra, ciddi ve kaygılı yüzlerle “Pekala” demişlerdi. Babam bir yıl boyunca bana para göndermeye razı oldu ve birkaç ertelemeden sonra nihayet 1922’nin bahar aylarında Doğu’ya gelip temelli yerleştim.