KitabYurdu » Kitab » Dünya Ədəbiyyatı » Jack London - Martin Eden


Şeçilmişlər Jack London - Martin Eden

ADI:
Martin Eden
REYTİNQ:
  • +26
MÜƏLLİF:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
2014
ÖLÇÜSÜ:
1.04 MB
Anahtarla kapıyı açıp içeri girdi. Hantal bir hareketle kasketini çıkaran genç, peşindeydi. Gencin üzerinde denizin kokusunu taşıyan kaba giysiler vardı; belli ki kendini içinde bulduğu bu ferah giriş, alışık olduğu türden bir mekân değildi. Kasketini ne yapacağını bilemediğinden cebine tıkıştırmaya çalışıyordu ki diğeri elinden aldı. Usulca ve doğal biçimde alıvermişti; hantal genç bunu takdir etti. “Anlıyor,” diye düşündü. “Aklımdan geçeni olduğu gibi görüyor.”

Ötekinin peşinden omuzlarını ileri geri savurarak yürüdü; farkında olmadan bacaklarını aralamıştı, sanki adım attığı zemin, deniz gibi yükselip alçalıyordu. O koca odalar, sallana sallana yürüyüşüne dar geliyor gibiydi; geniş omuzlarıyla kapılara çarpacak veya şöminenin alçak rafındaki ufak tefek süs eşyalarını süpürüp yere düşürecek diye dehşet içindeydi. Çeşitli nesnelerin yanından geçerken irkilerek öte yana kaçıyor, böylece aslında kendi zihninde yarattığı tehlikeyi iyice artırmış oluyordu. Üzerinde dizilmiş kitaplar yüzünden yüksekliği artmış orta sehpayla kuyruklu piyanonun arasında altı kişinin yan yana yürüyebileceği yer vardı; ama o, kaygıyla titreyerek geçti oradan. Kalın kolları iki yanından gevşek biçimde aşağı sarkıyordu. Kollarını ve ellerini ne yapacağını bilemiyordu. Bir kolunun sehpanın üzerindeki kitaplara değeceğini sanıp telaşla evhamlanarak ürkmüş at gibi silkinip kenara kaçınca, piyanonun taburesine çarpacaktı az daha. Önündekinin rahat adımlarını izleyince kendi yürüyüşünün ne kadar farklı olduğunu ayırt etti ilk kez. Bu denli kaba ve görgüsüzce yürümekten dolayı şiddetli bir utanç dalgasına kapıldı. Alnında aniden küçük boncuk tanelerini andıran ter damlaları belirince durdu, bronzlaşmış yüzünü mendiliyle kuruladı.

Tedirginliğini gizleme çabasıyla, “Arthur, bi dur be oolum,” dedi, şaka yollu. “Bi seferde bu kadarı hakkaten fazla geldi. Fırsat ver de bi kendime geleyim. Biliyon buraya gelmeyi ben istemedim. Hem seninkiler de beni görmek için yanıp tutuşmuyodur.”

“Tamam, tamam,” diye rahatlatan bir cevap geldi karşıdan. “Bizden korkma. Sade ve gösterişsiz insanlarızdır... Aaa, bak bana mektup gelmiş.”